Bu siteyi görüntülemek için ekran genişliğinizin en az 320 piksel olması gerekiyor. Lütfen bir başka cihazdan deneyiniz.
Ekin Gökçe ve Kemal'in Düğünü Ekin Gökçe ve Kemal'in Düğünü
Tanışma hikâyemiz nedir?
Üniversitenin kalabalık koridorlarında başlayan muhabbetimiz, Ankara’nın kahve kokulu duraklarında demlenerek; sınav telaşından mezuniyet coşkusuna, şehrin tarihi sokaklarından gece yarısı yürüyüşlerine uzanan yıllarda sonunda sevgi dolu bir aşka dönüştü. Mezuniyet sonrasında valizlerimizi Avrupa’ya taşıdık; şimdi ise düğünümüz için Ankara’ya dönüyor ve hikâyemizin ilk sayfalarında yer alan dostlarımızla bu özel günde yeniden buluşmanın heyecanını yaşıyoruz.
Biz kimiz ve nelerle meşgulüz?
Ekin Gökçe ve Kemal, Almanya'daki Helmholtz Munich Enstitüsü’nde araştırmacı olarak çalışmakta olup, eş zamanlı olarak Technische Universität München (TUM) bünyesinde doktora çalışmalarını sürdürmektedirler. Kemal, yapay zekâ ve makine öğrenimi tabanlı yöntemler geliştirerek biyolojik verilerden anlamlı öngörüler elde etmeye odaklanmaktadır. Ekin ise kök hücre biyolojisi ve rejeneratif tıp alanında çalışmakta; özellikle Tip 1 diyabet için kök hücre temelli tedavi yaklaşıları üzerine yoğunlaşmaktadır.
Günün akışı nasıl olacak?
19.10’da balkonun taş korkuluklarından süzülen alkışlarla çiftimiz avlunun kalbine iner; ilk dansın nazlı döngüsünden sonra masaları tek tek arşınlayıp her tebessümde ayrı bir teşekkür saklı bırakır. 19.30’da sofralar, Anadolu’nun zarif mezeleriyle renklenir; 20.30’da dumanı üstünde ara sıcaklar içimizi ısıtırken, tam 21.00’de lezzetin başrolü ana yemek sahne alır. 21.40’ta tatlı ve meyve kokularının adımlara karıştığı anda pasta kesilir; gecenin en tatlı virgülü, mum ışıklarıyla fotoğraflara mühürlenir. 22.05’te pist özgürlüğünü ilan eder; ritim yükseldikçe 22.30’da geleneğin en neşeli fısıltısı, uçan çiçek demetiyle havaya savrulur. 23.05’ten sonra ise loş avluda yayılıp giden geç-gece kokteyli, çay sohbetlerine karışan kahkahalarla yeni günü müjdeler; gece yarısına dek dostluklar tazelenir, anılar ince bir serinlik gibi yüreklere işlenir.
Soframızda hangi tatlar yer alacak?

Divan Lezzet Tabağı
Milas zeytinyağlı Urla bebek enginar, Babagannuş, Lübnan usulü Humus, Vişneli zeytinyağlı Yaprak sarma, Muhammara, Çerkez Tavuğu, Havuç Tarator, Çanakkale Ezine peyniri, Eski Kaşar peyniri

Ara Sıcak
İçli Köfte – yoğurt, tereyağ ile

Ana Yemek
Marine edilmiş ızgara Tavuk Göğsü
Közlenmiş patlıcan püresi, kavrulmuş badem, arpacık soğan; güveç tavuk balzamik sos ve demiglas sos ile

Tatlı
Serpme Mevsim Meyvesi
Balkabaklı Krem Brûlée

Çektiğiniz fotoğrafları nasıl paylaşabilirsiniz?
Sayfanın üst kısmındaki “Fotoğraf Paylaş” butonuna tıklayarak sizin çektiğiniz fotoğraf ve videoları da bize iletebilirsiniz. Lütfen WhatsApp’ta “Yüksek Kaliteli Gönder” seçeneğini işaretleyin ve videolarınızı eklemeyi unutmayın. Emeğiniz bizim için çok değerli, şimdiden teşekkür ederiz!
Otopark olanakları nelerdir?
Mekânın hemen yakınında iki açık otopark mevcuttur: Bu iki otopark dışında çevrede uygun bulunan alanlara da park edebilirsiniz.
Otelde konaklayacak misafirlerimizin ücretli otoparkı kullanmalarını rica ederiz.
Divan Çukurhan'ı neden seçtik?
Kasım ayında paylaştığımız Instagram gönderisinde de yazdığımız üzere:

"Çukurhan’ın, 16. yüzyıldan kalma, zamana meydan okuyan taş duvarları, kasım ayının solgun ışıklarında bir zamanlar geçmişte kalan hayatların gölgelerini fısıldar gibi; sessiz, hüzünlü, fakat bir o kadar da vakur. Bu eşsiz hanın avlusunda yankılanan adımlarımız, düğünümüz için hazırlıklara başlarken, bir yandan da bu tarihi mekânın her köşesinde asırlar boyu süzülmüş yaşamların izini sürer. Serin kış gününün ince rüzgârı, hanın içine süzülen güneş ışığı ile kucaklaşırken, burada geçen zamanın nasıl da farklı bir boyuta ulaştığını hissediyoruz: her bir saniye, sanki ebediyetin kapılarını aralar gibi, hem hızlı hem de sonsuz bir ağırlıkta. İşte bu yüzden, Çukurhan’ı seçtik düğünümüz için: bu han, yalnızca tarihi bir yapı olmanın ötesinde, geçmiş ile gelecek arasında bir köprü, kırgın ama bir o kadar da umut dolu bir mekân. Çünkü burası, sevinç ve hüzün gibi insani duyguların, yıllar boyu süregelen bir birikimin, taşlar arasında hapsolmuş çığlıkların ve fısıltıların saklandığı bir yer. Haziran ayında burada gerçekleşecek olan düğünümüz, hanın duvarlarına kazınmış yüzlerce yıllık hikâyelere yepyeni bir anlatı ekleyecek; tıpkı bir ressamın tuvaline son dokunuşlarını yapması gibi, hem titizlikle hem de büyük bir aşkla. Düğünümüzün yapılacağı gün, Çukurhan’ın avlusunda, ağır taş sütunlar arasında süzülen ışık, misafirlerin yüzlerinde eski zamanların hikâyelerini canlandırırken, biz de yeni bir başlangıç yapacağız. Bu özel gün, hanın gördüğü nice mutlu ve hüzünlü günlerden sadece biri olacak ama belki de en kıymetlisi, çünkü hikâyemiz bu tarihi mekânın duvarları arasında, zamana meydan okuyan bir aşkın yepyeni bir yankısı olarak kalacak."